Son zamanlarda blogla pek ilgili alakalı olmadığım doğrudur. Anca her konuda olduğu gibi bu konuda da mazeretlerim vardı.
Tabii mazeret denilince akla ilk gelen şeyler gibi mazeretler değil benimki; elektirik kesilmedi, sular yerinde. Daha çok kişisel mazeretler. Şibi evden kaçtı. Çok üzüldüm, blog yazmakda neymiş dışarı çıkmak, duş almak bile istemedim. Tabi bir yandan da Aybi ile uğraştık ailecek... Uyuyamadık, uyanamadık. Miyavda miyav! Neyse ki (dualarım yerine ulaşmış olmalı) 3 hafta sonra "bence burdadır ya" dediğim yerde görüldüğüne dair sevinçli ancak tereddütlü bir haber aldım. Sonuç, oymuş. Bembeyaz kedi kapkara olmuş. Bizi görür görmez ayağımıza yatmasa inanmazdım onun Şibi olduğuna. Eve gelir gelmez Aybi bunu bir güzel öptü, okşadı ve yıkarmışcasına yaladı. Seside kesildi tabi... Kim özlemez 2 yılını birlikte geçirdiğini?
Tam mutlu olmuş, yeniden bir aile olduk diye düşünmeye başlamıştımki...
2 hafta sonrada Aybi sokak hayatını tanımak için olsa gerek evden kaçtı. Ama o da dayanamadan geri döndü 1 hafta sonra.
Tabii Aybinin yokluğunda Şibi de yerinde durmadı. Kırmadık cam, tırmalamadık ayak bırakmadı. Aybi geldi o da duruldu. Sonra dedim, hadi blog gireyim artık yarın, ama yarın işe başladım. Böylece blog girme işim gene yalan oldu.
Güzel ülkemin güzel insanlarından birileri olan patronum ve patron çocukları pek de batılı çıkmadı. Sonuç olarak diz üstündeki şortuma laf ettikleri için, ertesi gün kafamdaki güneş gözlüğümü çıkartmayarak protesto ettim onları ve sonuç olarak onlar beni işten çıkarttı. Şu sıra her şey olurunda gibi gözükmekte. Sonunda evde oturduğum için blogumuda yazma fırsatı buldum.
Hepinizi öper, en yakın zamanda tekrar görüşmek üzre der ve giderim.
Deve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder