6 Aralık 2013 Cuma

Hop Dedik!

Büyüklerimiz tarafından ne kadar tasvip edilmesede, laf sokmak ayrıcalık isteyen bir sanat dalıdır. Öyle her "portakal" diyene "orda kal" demekle olacak iş değildir. İnceden inceye vuracaksın. Bazen bel altı, bazen tam şakağından. Benimkiler genelde bel altı olur. Bazı insanlarsa hep şakağından...
Öyle laflar çıkar ki benden aklın hayalin durur, düşünemezsin bir kaç saniye. Laf mı soktum, kendimce eğlendim mi farkına varmaya çalışırken sen, peşi sıra tekmelerim ben.
Ama "atsan atılmaz satsan satılmaz"ından biri var ki... saatler kaç "oh oh" ları gösteriyor olursa olsun hiç sesimi çıkartamam. Severim. Bazen sırf "sussun" diye özür diler geçerim. Bazen fena laflar sokmaya çalışır ama tökezlerim. Çünkü onun ağzı iyi laf yapar. Laf ebesidir. Tıkanır kalırım. Kaybetmekten korkarım. Fazla üzmemeye çalışır, susarım. Konuşursam acıtırım.
 Ah o hiç bilmez.
 Hiç acıtmadım onu.
 O acıttığımı sandı.
 Ondan çok kırılmış gibi yaptı.
Bazı insanları severim. Sonra sıkılır, sevmediğim yanlarını yüzlerine vurur giderim. Bazen hiç vurmadan giderim. Sonra başka bazı insanları severim. Sonra o bazı insanlardan da sıkılır ve giderim. Hep giderim. Hep başkaları olur. Aynı insanlarla, aynı samimiyette yıllarca takıldığım arkadaş sayısı, bir elin parmaksız halidir. Macbur kalmadıkca aynı insanlarla aynı muhabbetlere girmem. Ama bazı insanlarda vardır ki...
 Ah o bazı insanlar.
10 yıl görüşmesek bile, birbirimizi gördüğümüz anda aradan hiç yıl geçmemiş gibidir. Aynı samimiyet. Sık sık görüşmek bana göre değildir yani. Arada bir olsun, tam olsundur.
 O inatla anlamaz ama değerini. Uğraşmadığımı sanar. Sansın. Kaybeden gene biz oluruz. Ne ona koyar ne bana... Biz'e taşar.
İşin özü...
Ben onu hiç kırmak istemem. Ama kırarım. Ben ondan hiç sıkılmam. Deve iskenderden sıkılır mı? O artık haddini bilsin. Kendine gelsin. Yemek dediğin yoğurtsuz olmaz. Ama tarihi geçmişse çıkıp marketten almam.

Deve

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder