Çocukken ne olmak istediğini bilmek kolaydı. Ya polis ya da doktor olacaktın. Çünkü annen seni hep doktora götürmekle tahdit etmiş ve "doktor" bildiğin tek meslekti. Daha katı bir anneye sahipsen de muhtemelen polis olmak istemişsindir.
Tabii zaman geçip matematiğin çok kolay olmadığını gördüğünde doktor olmaktan vazgeçip, aklında geleceğe dair hiçbir plan olmaksızın okumaya devam etmişsindir. Yaşın biraz daha ilerlediğinde, mesela 1 mayıslara katılmaya başladığında, kendi düşünceni oluşturup sokaklara çıktığında, yani devlet düzenine karşı geldiğin bir anda polisle tanışmış ve polis olma düşüncelerini çöpe atıp, üzerine benzin döküp ateşe vermişsindir.
Ne doktor olacaktım ne de polis. Çocukken küçücük tencerelerde, küçücük bıçaklarla kesilmiş yaprakları pişirirdim. Sonra büyüdüm. Küçücük tencereler bıçaklar da büyüdü. Ben yabancı dil mezunu oldum. Aklımda dramatik yazarlık ya da oyunculuk...
"Ne olacağım lan ben" karmaşaları içerisinde kendimi bilgisayar bölümünde buldum. Deli gibi kod yazıp, siteler yapıyorum. güya. Ama hepsi göstermelik. Not almak için. Hocalar slaytlardan ders geçiştirmeye çalışıyor biz final projeleri oluşturuyoruz. sıkıcı. Hatta bazı hocaların bölümle ilgisi bile yok.
Büyüyünce pastane açacak gibi duruyorum sonuç olarak. Sanırım en yakını bu bana. Büyük buz dolaplarının içerisine yerleştirilmiş avuç kadar kapkekleri kremalarla doldurup, insanlar yerken yüzlerinde oluşan mimikleri izlemek istiyorum. Beni mutlu edecek tek meslek bu olmalı. Fazla konuşmadan insanları çözümleyebileceğim ve unların, yumurtaların içerisinde kaybolup kendimi yaratacağım bir meslek.
ben ölmeden pastacı olsam, tavukalrın altından yumurta alsam...
Deve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder