7 Şubat 2012 Salı

Hedaye

10. ayın 13. günü saat 7:30 gibi yanmış mumum. Annem ve babam bu güzel günü kutlamak için pikniğe gitmişler. "Ne güzel" demiş babam "hiç karınca yok!" "Hiç karınca yok" diye sevinçle tekrarlamış annem de.  "Şaşılıcak bir şey değil. Hiç karınca olmaz zaten ekim ayında." diyerek 5 günlükken konuşuvermişim oracıkta.
Çok eskiye gitmişim oysa 120 gün öncesine dayanmakta olan bir şey anlatacaktım size.
Ben 19 yaşıma resmi olarak basarken; çok sevdiğim birisi tarafından hediye edilmiş karınca yuvasının hikayesi...
Hediyeyi ne kadar çok beğenmiş olsam da aklımda hep "bu mevsimde karıncayı nereden bulacağım lan ben" sorusu vardı... Hayır yani sadece bu mevsim olsa gene iyiydi. Bunun birde kışı vardı... Nerden baksanız 4,5 ay bu güzelim, şahane hediyenin nimetlerinden yararlanamayacaktım. Öylece masamın üzerinde duracaktı. Hediyeyi verenin dırdırıda cabası! O anın tadını bozmamak içinse, yumdum gözlerimi öptüm yanaklarını. Mutlu olmuştum ama, karıncayı nereden bulacaktım şimdi?
4,5 ay uzun geldiğinden hevesime yenik düşüp eve gelir gelmez oynadım karınca yuvamla. Sopa soktum içine, tünelleler açtım. Zorla bulduğum karıncayıda sokuşturdum sonra. Karınca inatla çıktı, ben inantla geri koydum karıncayı. Sonunda tek bulduğum karınca terk etti beni. Mutfağa gittiğim bir anda yuvanın içinden kaçıp kurtulmuş. Karıncayı yuvanın içinde ararken, yuvanın görüntüsününde iyice bozulmuş olduğunu fark ettim. Üzüldüm. Hevesim kaçtı. Koydum kenara. 
Günler geçmiyor derken bir bakmışım ay olmuş, aylar olmuş bugün gelmiş çatmış. Mutfakta bir karınca daha buldum. Attım içine. Kötü açmış olduğum tünellerden birinin içine girdi. Çıktı. Girdi. Şimdi de oralarda biyerlerde. Umarım hemen ölmezsin karınca!
Baktım olamayacak böyle, araştırayım dedim nasıl bir şeymiş bu yuva, niçin benim karıncalarım gitmiyor yolda. Okudum, izledim. Tünelleri onlar açacakmış bilemedim.
Ben masumum tüm suç hediyeyi alanda.

Deve

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder