5 Şubat 2012 Pazar

Gel Gel Su Çok Güzel

Ah deveciğim benim…Ne de güzel ağzından bal damlamış…Çok severim ben deveyi..5 senelik arkadaşımdır…Neyse…Ben Kekik. Bazı arkadaş ortamlarında ”kekikli nanepolo” olarak da varlığımı sürdüren bir garip insanım.  
Nerden geldi bu Kekik ? Neden Kekik ? Başka isim mi yoktu ? diye düşünebilirsiniz tabii…Kekiğin tarihi çooook eski zamanlara dayanıyorum efenim…Bundan yaklaşık 5-6 ay önce ki bu benim yakın tarihi çok erkenmiş gibi hatırlamamdan da kaynaklanabilir Deve’lerin evinde pineklerken makarna yapasımız tutar. Aslında yapasımız tutmaz; deve yapar, ben de izlerim. O zamana kadar da yaptığı tüm makarnalara baharat yedirmeyi ihmal etmeyen bir übersonikliğe sahipti. Nasıl mutlu olurdum bilemezsiniz. Fakat o gün…O gün her şey sona erdi…Çünkü ”evde kekik kalmamış” dedi. Ben ki ota boka ağlamayan bir insanımdır bir anda günlerce tutulacağım bir ağlama krizine girdim. Neden oldu bilmiyorum. Geçmişimde kekikle ilgili ne yaşadığım sorusunu da uzun uzun düşünmedim ama olmayan kekiğin aslında bilinçaltımda farklı bir cevabı olduğuna eminim. Neticede akşamın bir vaktinde kekik almaya gitmek için fazlasıyla üşengeç bir halde olduğumuzdan makarnayı sade yemiştik. Belki de ketçaplıdır, bilemedim şimdi…
     Tabi bir de şu var ki kanımca kekik dünyaya gelmiş olan en güzel baharat buluşu. Yerine koyacağım bir baharat da yok. Ne kırmızıbiber gibi büyük ne de karabiber gibi küçük… Her şeye koyabilirsiniz, ne tadını bozar, ne de rahatsız eder…
  Hayır bir reklam ücreti almıyorum kekikten…Devenin tumblr tahtına da aday değilim..Arada bir görünür, giderim. Ya da perdeyi açar kaçarım. Zili çalıp da kaçarım. Gerçi ben hep kaçarım. Ah kaçarım kaçarım.

Kekik
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder