
Göz görmeyince gönül katlanırmış. Benim gönlüm katlanmaz gözüm de bi sikim görmez oldu. Neyi nereye koyduğumu bilmeden bırakıyorum öylece düşerse düşsün diye. Kırılıcaksa da kırılsın artık yeter benim kırıldığım diye. Dolap dolusu ekstra uzun kibritim var. En son ne zaman ifşa ettim ruhumu? Yakarım bir tane her dara düşüşüm için afişe olur içim. Bu kibritler ne zaman birikti bu kadar? Yaktım şimdi. Bir elim klavyede bir elim kibritte. Kokusu... Gerçek. Yaşadığını hissettiriyor insana. Duman odam. Parmak uçlarım ateş. Mağranın içine doğru "kimse var mı?" diye bağırmak gibi. Kimsesizce. Acil olan tarafım bebek. Önce oraya bakın. Ateş söndü. Ucu düştü kibritin bilmem nereye belki en derin nehirlere. Yatağımın altına. Eğilip "kimse var mı?" dedim. Bir bağırış çağırış ki sorma. Kimleri unutmuşum yatağımın altında... . Bu ateş fazla yüksek. Söndü ama. Kibritin ucu mor. Şubata ait olmayan bir hava var sokakta. Kibritin ucu kahverengidir aslında. Sabrımı siksinler. Çölde bile yılmadım. Hörgüçlerime dayandım. Kertenkele oldum kumun altına saklandım. Kimse görmedi. Saklanışımı bile bilmedi kimse. Deve olmanın sorumlulukları vardı elbette. Bir kibrit daha. Parmak uçlarım nasır. Dudağım yara. Gözlerim kör ya da uyuyorum. Yorulmuşumdur belki.
Deve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder