Mükemmel bir cumartesiydi. Telefonumun alarmı çalmadan uyanmış, uykumu iyi almıştım. Vakit kaybetmeden saçlarımı yıkadım, köpükledim ve saç kurutma makinasının bigudi bölümünü takıp, saçlarımı kıvırcık bir hale getirdim. Annem de uyanıktı. Kediler her zamanki açlıklarıyla -tabii Aybi'nin ki azgınlıktan- yüzüme acı acı bakıyorlardı. Bütün karşı çıkmalarıma rağmen annem, kedilerime ıslak mamayı alıştırmıştı bir kez ve artık kuru mamanın üstüne kakalarını bile yapmıyorlardı. Giyindim. Annem: "şunlara mama alda gel hadi deveciğim" sözü üzerine montumu üstüme giyerek evden çıktım. Apartmanın önünde bıdı boyuyla duran, erişkin bir tekir vardı. "abucu" diyerek (abucu halk arasında devece bir seviş biçimi olarak tabir edilir) uzaktan uzağa sevdim. Koştur koştur markete gidip ıslak mama aldım. Apartmanın önünde tekirin mama kabının olduğunu fark ettim ve rahatladım. Yani birileri ona bakıyordu. Apartmanın içine girerken; Kekik'in kedisi Bulgur'un turmaladığı elim ile tekir'i sevdim. Çok değil ama öyle... Öylesine. Eve çıkıp kedilerimi doyurdum. Ardından makyajımı, saçımı yapıp saat'e baktım. Saat, atölyeye gitmeye daha çok var'ı gösteriyordu. Sıkıldığım için tekrar montumu giyip evden çıktım. Atölyede güzel haberler aldım. Belki de erken gitmeseydim böyle bir fırsat elde edemeyecektim. Güzel haberlerle atölyeden çıktım. Maça gideceğim kişilerle buluşup Simit Sarayı'nın yolunu tuttuk. Bir sigara böreği, ufak bir dilim portakallı kurabiye ve topu topu 2 çatal ıslak kek yedim. Mutlu mesut Fenerbahçe-sivasspor maçını izlemeye gittim. Kontrol esnasında en sevdiğim çakmağımı ve bozuk paralarımı, sanki hiç anlamı yokmuş gibi alıp, poşetlere savurdular. İşim gücüm yok sahaya madde atacağım zaten! Ne sandılarsa beni? Aşırı stresli geçen bu maçın ardından; verdiğim skor doğru çıkarak daha mutlu bir şekilde evime geldim. Annem bilgisayar başımda oturuyordu. Babam ve abim Adanaya gittiği için annem, onun yanında takılmamı rica etti. Ben de kırmadım oturdum. Pirıngıls ile bir kutu kola içip, koltuk altımda ufak bir kaşınma sezdim. Atölyeden verdikleri video mp4 formatında sıkıştırılmış bir dosya olduğu için, onu açacak programlar bulmaya çalışıyordum. Buldumda. Videoları izlemeye başladım. Kaşıntım koltuk altımda yoğunlaşıyordu ama pek önemli değildi. Tekrar karnımın acıktığını fark ettim ve bir kutu kola daha açıp haşhaşlı ekmek yemeğe başladım. Kaşıntım, gittikçe kollarıma, sırtıma, popoma yayılmaya başlamıştı. Bir yandan videoları izlerken, bir yandan da hatur kutur kaşınıyordum. Üşenmeyip aynaya bakmaya gittim. Ben bunları birinden daha biliyorum dedim ve aynaya bakıp "OLAMAZZZZ UYUZZ OLDUM KESİNNN!!" diye geçirdim aklımdan. Dumur olmuştum. Uyuyan annemi uyandırdım. "Bende de oldu uyuz değil bu korkma iki güne geçer birşey dokunmuştur" diyerek uyumaya devam etti. Bense internette araştırmalarımı sürdürüyordum. Uyuz hayvanının ne kadar iğrenç bir hayvan olduğunu düşündükçe derime böcek ilecı sıkmak geliyordu içimden. Neyseki Uzman tv sağolsun uyuzun boyunlarda ve yüzde olmadığını bu bölgelerin kaşınmasının ancak kurdeşen dökülüyorsa olacağını öğrendim. Kurdeşenin yiyeceklere olan alerjiklik sonucu olanına kapılmışım. Aldığım bir alerji ilacı neticesinde kaşıntımı biraz olsun durdurup uyuyabildim. Uyandığımda tuvalette gittim. Aldığım ilaç uyku yapan bir alerji ilacı olduğu için ve yataktanda hemen kalktığımdan olsa gerek tuvalette başım dönüp yere düşmüşüm. Alnımıda vurdum bir yerlere hatırlıyorum. Kendime geldiğimde kolum kaplumbağa suyunun içerisindeydi. Bir kuvvet ile kendime gelmeye çalışıp olduğum yerden doğruldum. Bu esnada elimi de inciltmişim... Annem de markette gittiğinden her işi tek başıma yapmak zorunda kalmıştım. Odama doğru gittim. Yatagımın üstündeki kıyafetleri bir hamlede yere bırakıp kendimi yatağa attım... Ve şu an kaşıntım olsa da daha iyiyim.
Deve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder