15 Şubat 2012 Çarşamba

Giden günlerim oldu

Sayıları çok fazla. Nerede olduklarını bilmiyoruz. Tek bildiğimiz birer birer gittikleri ve geri dönmedikleri. Şaşırtıcı olansa ortada ceset yok.
Suyun yüzeyine çıkamayanların sayısı çok fazla. Birileri onları yiyor mu ? Yoksa saklandıkları gizli bir yer mi var ?
Bazı ölümler zamansızdır. Akvaryum balığı olmayı seçtiyseniz daha da zamansız. ''Su içeyim, şuraya yüzeyim, sıçayım'' derken bir de bakmışsınız solungaçlarınız eskisi gibi değil. Makina eskimiş. Yaşınızı aklınızda tutamıyorsunuz. Hoş siz hiçbir şeyi aklınızda tutamıyorsunuz. Ya da o kadar çok şeyi aklınızda tutuyorsunuz ki kafanız karışıyor. Ortada bir ceset olsaydı benim de kafam karışmazdı...
Yok. Nereye gömüldü bilmiyoruz. Akvaryumu alt üst ettik. Boklar dahil olmak üzere her türlü pislik yukarıya doğru çıktı ama balıklar yok. Toplamda üç kaybımız var. Her biri uzun süre yaşamış hoş denilebilecek türden balıklardı. Akvaryumda dost yanlısı olmayan bir balık var ; melek balığı. Tahminimce balıkları o yiyor. Peki ama bu kadar kısa sürede sindirmeyi nasıl başarıyor ? Ayrıca ölü bir balığı yemek nedir ? Bu mertliğe sığar mı ?
İçerde bir koşuşturma hakim. Sanki herkes dedikodu yapıyor ama balık aklı, üç saniye içinde unutuyor. Bu yüzden kimse suçlu değil. Suçsuz da değil. Hiçbir tanımları yok. Ne güzel evren. Sıkılınca dolaşırsın. Sonra unutursun dolaştığını da.
Diplerde bıyıklılar dolaşıyor. Arkadaşlarının gözleri önünde yenildiğini görseler de susuyorlar. Konuşsalar ne diyecekler ki ? ''Blup''. Heyecanla pislikleri yutuyorlar. Heyecan onların her zamanki hali. Birileri ölüyor ardından birileri pislikleri yiyor. Arkalarını temizleyen çok yani. Susmayı bu yüzden seviyorlar, suya oturmayı sevdikleri gibi.
Akvaryumda herkes üç maymun.

Kekik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder